Bu kantar, Hacı Muhammed amca için herhangi bir kantar değil. Kantarın sahibi Hacı Muhammed amca onu her gördüğünde, elleriyle ekip biçtiği, hayatını geçirdiği toprağını hatırlıyor.
Hacı Muhammed amca “ Bu kantar yıllarca bana arkadaşlık etti. Yaklaşık 400 dönümlük arazimde ektiğim buğday, arpa veya yonca mahsulünü bununla hesaplıyordum” diyor.
55 yaşındaki Hacı Muhammed amca istisnasız olarak tüm evlerin hedef alındığı hava saldırısı sonrası zorunlu olarak Hama kırsalından göç etmiş. Türkiye-Suriye sınırına ulaşmak için çıktığı yolda sadece sahip olduğu şey bu kantarı…
Bu kantarın maddi hiçbir değeri yok belki, ancak Hacı Muhammed amca o kantara her baktığında topraklarında çiftçilik yaparken yaşadığı mutlu günleri hatırlıyor. Bir vefa borcu ve geçmişe özlemle koruyor onu.
Hacı Muhammed amca “Çadırın önündeki kantarım her seferinde, bir an bile aklımdan çıkmayan güzel toprağımı hatırlatıyor“ diyor.
2019 yılı Aralık ayında Maarat el-Numan beldesine yönelik olarak sivilleri hedef alan hava saldırılarının artması sonucu göç edenlerin sayısı 300 bine ulaştı. Çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu göçmenler en doğal haklarından mahrum bırakılarak hayatlarını ve geleceklerini tehdit eden meçhul bir geleceğe doğru yola çıkıyorlar.
Uluslararası toplumun insan hakları ihlalleri karşısındaki duyarsızlığı açıkça görülüyor. Uluslararası insan hakları kanunu gereği devletlerin, mümkün olan tüm tedbirleri alarak silahlı çatışmalardan etkilenen sivilleri, kadın ve çocukları koruması gerekmektedir.
Siz de, İdlib’te dünyanın gözü önünde gerçekleşen bu insanlık dramını ve insan hikayelerini paylaşarak, yaşanan bu krizin durdurulmasında karar alıcı mercilerin sorumluluklarından kaçmasını engelleyebilirsiniz.